28 Haziran 2016 Salı

TARİH, TOPLUM VE İKTİSADİ SİSTEMLERDE DÖNGÜSEL DÜZEN
GİRİŞ
İktisat tarihi kitaplarında, daha çok çağ sistemine göre analizler yapılmaktadır. İlkçağ olarak adlandırılan 3600 yıllık süreç, belli başlı medeniyetlerin genel özellikleri belirtilerek geçiştirilmiş, 200 yıllık yakınçağ ise tam tersi bir şekilde detaylandırılmıştır. Üstelik yapılan analizlerde coğrafya kavramı neredeyse hiçe sayılmıştır. Örneğin ilkçağlarda birbirleriyle hiç ilişkisi olmayan ve birbirlerine çok uzak nehirlerde kurulmuş bazı uygarlıklar incelenirken, ortaçağda Avrupa merkezli sınıflandırmalar yapılmıştır.
Diğer yanlışlara değinirsek; Feodalitenin ortaçağdan çok daha eski, Franklardan yaklaşık 2350 yıl önceden de yaygın olduğu, ticaretin ve Kapitalizmin Sanayi devriminden yaklaşık 2350 yıl önceden de yaygın olduğu, coğrafi keşiflerin bir örneğinin 2350 yıl öncesinde gerçekleştiği görmezden gelinmektedir. Fakat gerçekleşen olaylar aynı coğrafyada ve aynı büyüklükte yaşanmamıştır. O halde zamanın sabit olduğu ancak coğrafyanın değiştiği ve büyüdüğü toplumsal ve ekonomik bir döngü söz konusudur. İşte belirli bir sistemde değişen ve büyüyen coğrafyayı Etkileşim Alanı olarak tanımlıyoruz. Farklı bir sınıflandırmayla, 2350-2322 yıllık döngü ve Etkileşim Alanı ile İktisat Tarihine bakabiliriz.
Bunun için bir döngüyü 350-400 yıllık süreçlerle altıya ayırdık. Feodalizm, Devletçikler, Kolonileşme, Kapitalizm, Tek dünya devleti, Tersine kolonileşme. Elbette ki 400 yıllık süreçlerdeki tek hakim sistem adı geçen sistem değildir. Ama çoğunlukla adı geçen iktisadi sistemler ön plana çıkmıştır.
DÖNGÜSEL TARİH TASARIMLARI
-TARİH SONSUZ DÖNÜŞÜMLERDEN OLUŞUR.
Tarihteki döngü, doğadaki döngüsel düzenin bir benzeridir. Güneşin hareketleri ya da mevsimlerde olduğu gibi bir döngü söz konusudur. Fakat bu görüş, tarih biliminin bilim olarak görülmediği antik çağlarda dile getirilmiş olup sadece bazı mitolojilere yansımıştır.
-TARİH, BİR DEFALIK DÖNGÜSEL SÜREÇTİR. BAŞLANGICI VE SONU VARDIR.
Hristiyanlık ve Yahudilikte sıkça görülen bu anlayış, tarihten ziyade insan yaşamındaki «bu dünya» ve «öteki dünya» kavramlarıyla ilgilidir.
-HER UYGARLIK YA DA DEVLET, BELİRLİ EVRELERDEN GEÇERLER; DOĞAR, BÜYÜR VE YOK OLURLAR.
Uygarlıklar birer canlıymış gibi doğarlar ve ölürler. Bütün uygarlıklar aynı evrelerden geçerler. Sadece kültürel açıdan birbirlerinden farklılaşmışlardır.
TEMEL VARSAYIMLAR (DÖNGÜSEL TARİH)
-Tanım: Tarih, düzenli bir şekilde genişleyen bir coğrafya içerisinde, kendisini yaklaşık olarak 2322 yılda bir tekrar eder.
-Varsayım 1: Bir döngü yaklaşık olarak 2322 yıldır. Tekerrür eden şey, kültürel unsurlar ya da ulusların kendine has gelenekleri değil, devletlerin iktisadi yapısı, teşkilatı ve komşu devletlerle olan ilişkileridir.
-Varsayım 2: Erken döngüde olan bir teşkilat ya da iktisadi sistem, bir sonraki döngüde gelişmiş/evrimleşmiş bir düzeyde gerçekleşir. Bunun yanında komşu devletlerin sistemlerinde de aynı düzeyde gelişmişlik yaşandığından döngüde her hangi bir bozulma gerçekleşmez.
-Varsayım 3: Tekerrür eden büyük tarihsel olgular (istila, kolonileşme vs) mevsimler gibi belirli bir periydik sıra ile birbirlerini takip eder. Bu sıra hiç bozulmaz.
-Varsayım 4: Yaşanan tekerrür, Etkileşim Alanı adı verilen coğrafyada gerçekleşir. Bu coğrafya antikçağlardan günümüze düzenli olarak büyümüş ve belirli bir istikamete yönelmiştir. Eskiçağlardaki bazı büyük uygarlıklar etkileşim alanı içerisinde yer almamış olabilir.
-Varsayım 5: Periyodik olarak ilerleyen iktisadi sistemler «zıtların birliği» prensibine göre hareket eder. Kısaca iktisadi evreler: Devletçikler dönemi – Kolonileşme dönemi – Kapitalist dönem – Tek dünya devleti– Tersine Kolonileşme dönemi – Feodal dönem (mevsimlerde olduğu gibi). 
VARSAYIM 1: DÖNGÜSEL DÜZEN YAKLAŞIK 2322 YILDA TEKERRÜR EDER.
İSPAT: Büyük tarihsel olgular ve devletlerin iktisadi yapılarının 2350 yıl önceki kaynakları:
Frank Devleti ve Roma Cermen İmparatorluğundaki feodalizm
MS 700 - MS 1100
Hitit Feodalizmi
MÖ 1650 - MÖ 1250
Viking, Avar ve Macar istilaları
MS 850 - MS 950
Gaşka, Hurri ve Mitanni istilaları
MÖ 1500 - MÖ 1400
Norman istilası ve Haçlı seferleri
MS 1100 - MS 1250
Deniz kavimlerinin istilası
MÖ 1250 - MÖ 1100
Coğrafi keşifler ve Kolonileşmenin başlaması
MS 1500 - MS 1800
Büyük Kolonizasyon
MÖ 850 - MÖ 650
İki süper güç: İspanyol İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu
MS 1550 - MS 1650
İki süper güç: Fenikeliler ve Asur İmparatorluğu
MÖ 800 -MÖ 700
Kapitalizm çağı
MS 1750
Lidyalılarla ileri ticaret çağı
MÖ 600
İki süper gücün kuzeye kayması: Osmanlı'dan Rusya'ya, İspanya'dan İngiltere'ye
MS 1700
İki süper gücün kuzeye kayması: Asur'dan Pers'e, Fenike^den Yunanlılara
MÖ 650
Avrupa Medeniyetinin yükselmesi
MS 1800
Yunan medeniyetinin yükselmesi
MÖ 550
Avrupa'da hegemonya savaşları, Almanya-Fransa-İngiltere-Amerika
MS 1900-1950
Yunanistan'da hegemonya savaşları Atina-Sparta-Theb-Makedonya
MÖ 450-400
Soğuk Savaş Nato-SSCB
MS 1950-1991
Pers-Makedon savaşları
MÖ 400-331
Küreselleşme denemesi tek süper güç: ABD
MS 1991
Kozmopolit İmparatorluk: İskender İmparatorluğu
MÖ 330
VARSAYIM 2: DÖNGÜSEL DÜZEN, AYNI ZAMANDA EVRİMSELDİR.
İSPAT: 
Teşkilatların genişlemesi: (bugünkü sadece Irak toprakları kadar olan bölgeyi yönetebilen sistemler zamanla gelişmişlerdir. Bununla birlikte ulaşımdaki zamanın kısalması, ordunun hızlanması gibi diğer evrimsel gelişmelerle önce Pers İmparatorluğu, sonra Roma sonra  Britanya sonra Rusya İmparatorlukları kuruldu. 
Ordunun gelişmesi: Hız, güç, menzil bakımından gelişmeler yaşanmıştır. Döngüsel açıdan bakıldığında ordular arasında 2350 yıl öncesi hem bir benzerlik olduğu hem de evrimleştiği açıkça görülebilir. Ordular aynı zamanda bulundukları iktisadi sisteme göre de şekillenmişlerdir. Feodal çağlarda istilacı güçlerin birlikleri hızlı ve dağınık olmuş, Kapitalist çağlarda ise yanaşık ve yavaş bir düzen halini almıştır. MÖ 500lü yıllarda Yunanistan ve MS 1850li yıllarda Avrupaya bakabiliriz. Birinde PHALANX sistemi, diğerinde de musketeer ve siper sistemi. MÖ 1450li yıllarda Güneydoğu Anadolu ve MS 900lü yıllarda Doğu Avrupaya bakabiliriz. Bİrinde istilaya uygun savaş arabalı Mitanni ile diğerinde süvari devrimini mükemmelleştirmiş Macar akıncıları. 
Bilimin ilerlemesi: Bu konu hakkında herhangi bir bilim tarihi kitabını okumak yeterli olacaktır.
Yazının ilerlemesi: Yazının fonksiyonu evrimleşmiştir. Öncelikle Sümerlerle resimli çivi yazısı oluşmuş, sonra bu sstemli bir çivi yazısına dönüşmüştür. Fenike ve Yunanlılarla alfabe bulunmuş ve yazı sistemi gelişmiştir. Soyut düşüncenin yaygın olduğu yıllarda fonksiyonel matematik dili ortaya çıkmıştır. Günümzde bu evrim hala devam etmektedir.
VARSAYIM 3: DÖNGÜSEL DÜZEN PERİYODİKTİR.
İSPAT: Bir döngüdeki sıra:
Feodal çağ, Devletçikler çağı, Kolonileşme çağı, Kapitalizm çağı, Küreselleşme çağı, Tersine kolonileşme çağı.
VARSAYIM 4: DÖNGÜSEL DÜZENİN GERÇEKLEŞTİĞİ COĞRAFYA HAREKETLİDİR.
İSPAT:İlgili animasyon https://youtu.be/9xUEqErd4hk
8 dakikalık ilgili animasyon https://youtu.be/lmrAo-SqJlc
VARSAYIM 5: DÖNGÜSEL DÜZEN ZITLARIN BİRLİĞİ İLKESİYLE OLUŞMUŞTUR.
İSPAT:
Feodalizm:
Merkezi otorite zayıftır.
Yerellik-bölgesellik vardır.
Taşınabilir servet olgusu gelişmemiştir. (Takas)
Ticaret gelişmemiştir.
Kendine yeter ekonomi
Dışa kapalı topluluklar
Mekanik dayanışmaya bağlı toplumlar
Etkileşim az
Serflik hakim
Kapitalizm:
Merkezi otorite güçlüdür.
Kozmopolitlik vardır.
Taşınabilir servet olgusu gelişmiştir. (Para)
Ticaret gelişmiştir.
Ticaretle gelen artı değer söz konusudur.
Dışa açık topluluklar
Organik dayanışmaya bağlı toplumlar
Etkileşim fazla
Kölelik hakim
Devletçikler:
Kabilecilik-Mikromilliyetçilik-Mezhepçilik hakimdir.
İrili ufaklı birçok bağımsız devlet vardır.
Merkezi otorite zayıftır.
Yerellik-bölgesellik vardır.
Kendine yeter ekonomi
Etkileşim az
Serflik hakim
Tek Dünya Devleti:
Evrensellik-Dünya vatandaşlığı gibi kavramlar hakimdir.
Tek bir devlet vardır.
Merkezi otorite güçlüdür.
Kozmopolitlik-küresellik vardır.
Ticaretle gelen artı değer söz konusudur.
Etkileşim fazla
Kölelik hakim
Kolonileşme:
Uygar halkın EA dışında yeni ticaret yollarını keşfetmesi ve bölgeye yerleşmesi
Asimile edilen yeni halkların kendi kültürlerini unutması
EA’nın genişlemesi
Tersine Kolonileşme:
Barbar halkın EA içinde yeni ticaret yollarını keşfetmesi ve bölgeye yerleşmesi
EA’ya katılan istilacıların kendi kültürlerini devam ettirmesi
EA’nın aynı kalması

KAYNAKLAR:
Doğa bilimlerinin perspektifinden Evrimsel ve Döngüsel Tarih, Onur Köse
İbn Khaldun Mukaddimesi
Anadolu Merkezli Dünya Tarihi serisi
Mcneill'in Dünya tarihi
İlgili animasyon: Youtube/ Tarih, toplum ve iktisadi sistemlerde döngüsel düzen/ UndefeatedAnatolian

26 Haziran 2016 Pazar

İLİM BİR NOKTA İDİ, CAHİLLER ONU ÇOĞALTTI   26.06.2016 Onur Köse
Bu sözü Hz. Ali’nin söylediği iddia edilir ve en çok yanlış yorumlanan sözlerden biridir. Kimisi bu sözü Arapça b harfindeki noktaya indirgemiş, kimisi de “yorumculuğa” eleştiri olarak görmüştür. Halbuki bu söz çok farklı bir şeyi anlatmaktadır.
Bilim birçok alana sahiptir. Öncelikle temel anlamda sosyal bilimler ve doğa bilimleri olarak ayrılır. Sosyal bilimler; insanı, toplumu, ekonomiyi, düşünceyi incelerken, doğa bilimleri; atomu, elementleri, doğayı, yeryüzünü ve gökyüzünü inceler ve bunlardan birçok bilim dalı oluşturulmuştur.
Belki bilim, tek bir yol, yöntem ve harekete sahiptir.
Belki de bilim, bu kadar alana yayılmamıştır. Aynı kurallar, aynı kanunlar birden fazla alanda kendine yer bulmuştur. İnsan/cahil onu farklı alanlara, farklı noktalara yaymıştır. Bir alanda biri keşfedilmişken, diğer alanda birçok şey keşfedilmiştir. Matematiğin iyice yerleştiği doğa bilimlerinde tek gerçek yasanın sadece matematiksel yüzü görülmüşken, matematiğin sınırlı olarak kullanıldığı sosyal bilimlerde farklı yüzler görülmeye çalışılmıştır.
Şöyle düşünelim: bir nokta var. Bu nokta yukarıda saydığımız bütün alanlarda geçerli. Yani, bilim dallarındaki baş roller değişse de bütün bunları açıklayan nokta/kanun ya da her şeyin teorisi, değişmiyor. Sosyal bilimlerin baş rolü insan çıkıyor, yerine atom geliyor. Ama kanun değişmiyor. Ya da insan çıkıyor, yerine toplum geliyor, veyahut astronominin baş rolü gezegenler geliyor ama kanun değişmiyor. İşte bu sözde anlatılmak istenen bu olsa gerek.
Yakın bir gelecekte bilim, evrenin oluşumundan günlük davranışlarımıza uzanan her türden olguyu atom hareketlerine indirgeyerek açıklayabilecek.
-Tyndall-
Peki böyle bir kanun var mı?
Aslında var. Birçok alanda farklı isimlendirmede ortaya çıkarılmış ancak tam anlamıyla birleştirilememiş bir hipotez zinciri var: Döngüsel model.
Evrendeki her şey için geçerli bir kanundur döngüsel model. Her şeyde döngünün evreleri görülür, her şey kendini yineler, her şey doğar – her şey ölür. Sonra yeniden aynı döngü yaşanır. Bu çok basit bir tanım oldu. Her şeyin doğması ve ölmesi. Peki şöyle bir şey olsaydı: Her şey doğumundan ölümüne kadar aynı evrelerde hareket ediyor ve öldükten sonra aynı döngüyü mevsimler gibi periyodik olarak tekrar tekrar yaşıyorsa?
İnsandaki uyku-uyanıklık, yaşam-ölüm ve düşünsel anlamda Nietzsche’nin bengi dönüş kavramını; Toplumda İbn Haldun’un, Spengler’ın, Toynbee’nin, Sorokin’in iddia ettiği ve en son şu: [Doğa Bilimlerinin Perspektifinden Evrimsel ve Döngüsel Tarih, Onur KÖSE 2013 kitap] [https://www.youtube.com/watch?v=9xUEqErd4hk ] [https://www.youtube.com/watch?v=40HKl2huUI4 ] [https://www.youtube.com/watch?v=lmrAo-SqJlc ] [http://donguseltarih.blogspot.com.tr/2015/05/tarih-toplum-ve-iktisadi-sistemlerde.html ] noktaya gelmiş bir döngüsel tarih anlayışını, döngüsel iktisadi modeli; Dünyanın günlük ve yıllık dönüşleri sonucu oluşan gün içi hava değişimleri ve mevsimleri; doğadaki büyük buzul çağları, yeşil bitki örtüsündeki ilerleme ve gerilemeleri, kış uykusunu; evrendeki galaksinin dönüşünü ve büyük patlamadan büyük çöküşe sarkaç evren teorisini; matematikteki poincare yinelenme teoremini bir araya getirelim. Bu kavramların birçoğu tanıdık geliyor değil mi?
FORMÜL:
x = madde, şey
x kümesi = { insan, toplum(iktisadi, sosyal, dinsel), toprak, sürü, gün, yıl, evren, atom vb }
y = ruh, hareket
y kümesi = { doğma – genişleme (çoğalma, yayılma, keşfetme) – birleşme (bütünleşme, durgunlaşma, olgunlaşma) – küçülme (azalma, gerileme, keşfedilme) – parçalanma (dağılma) – donma (ölme) }
x, y kazanırsa;
x doğar, genişler, bütünleşir, küçülür, parçalanır, ölür. Sonra yeniden doğar ve aynı evreyi takip eder.
İnsana y eklersek;
İnsan doğar, çoğalır, bütünleşir, azalır, parçalanır ve ölür. (soy)
İnsan doğar, keşfeder, olgunlaşır, keşfedilir, ölür. (ilim)
İnsan doğar, büyür, durgunlaşır, küçülür, çürür. (beden)
Topluma ya da uygarlığa y eklersek;
Uygarlık kolonileşir, bütünleşir, küçülür ve parçalanır. (Kolonializm, Kapitalizm, Globalizm ve bunların zıtları Zıt Kolonializm, Feodalizm, Zıt Globalizm)
Uygarlık keşfeder, birleşir, keşfedilir ve dağılır. (Bilimsel keşifler, aydınlanma, yozlaşma ve skolastik düşünce)
İnanca y eklersek;
Toplumdaki inanç yenilenir (doğar) – birleşir – keşfedilir – parçalanır.
Güne y eklersek;
Gündoğumu ve aydınlanma, güneşin yükselmesi ve ısı-ışık yayılması, günbatımı ve aydınlığın azalması, gece
Yıla y eklersek;
Gündüzün uzaması ve ilkbahar, en uzun gündüz ve yaz mevsimi, gündüzün kısalması ve sonbahar, en kısa gündüz ve kış mevsimi
Evrene y eklersek;
Big bang, genişleme, Çökme, tekillik?
İnsan
Yaşam-ölüm döngüsü
Doğum
Büyüme/genişleme
Gençlik
Durgunluk
Yaşlılık
Ölüm

Olgunlaşma döngüsü
Doğum
Keşif/öğrenme 
Kaynama/öfke/toyluk/hamlık Bütünleşme/olgunluk/pişmek
Yaşlılık
Ölmek

Toplum
İktisadi döngü
Kolonializm
Kapitalizm
Globalizm
Tersine kolonializm
Feodalizm
Parçalı sistem
Düşünsel döngü
Kolonici/keşifçi toplum
Kavgacı/köleci/rekabetçi toplum
Bütünleşmiş toplum
Yozlaşmış/daralmış/ toplum
Kabuğuna çekilmiş toplum
Parçalanmış toplum
Toprak
Buzul çağları ve bitki örtüsü
Buzulların erimesi ve bitki örtüsünün yayılmaya başlaması
Bitki örtüsünün yayılması
Küresel Isınma
Buzul çağı

Gün
Dünyanın dönmesi
Gündoğumu
Güneşin yükselmesi
Günbatımı
Gece
Günlük Isı ve Işık döngüsü
Aydınlanma
Isı ve ışık
Kararma
Soğuk ve Karanlık
Yıl
Dünyanın dönmesi
Gündüzün uzaması
En uzun gündüz
Gecenin uzaması
En uzun gece
Mevsimlerin döngüsü
İlkbahar
Yaz
Sonbahar
Kış
Evren
Galaksi ve ötesindeki döngü
Sarkaç Evren teorisi
Büyük Patlama
Evrenin Genişlemesi
Büyük Çöküş
Tekillik
Atom
Atom hareketleri
Enerji

Şimdi burada mevsim döngüsünü, toprağın döngüsünü, gün ve yıl döngülerini açıklamaya gerek yok. Çünkü zaten bilinen şeyler. Bu yazıda tanıdık gelmeyen toplumdaki döngüyü irdelemek daha yararlı olacaktır.
Normal şartlar altında, Kış mevsimi ölme olarak anlaşılsa da donma kelimesi daha uygun olacaktır. Çünkü uygarlıklarda bir devamlılık söz konusudur, uygarlıklar ölmez. Ancak daha iyi anlaşılması için burada uygarlıkları parçalı bir şekilde irdeleyeceğiz.
Bir uygarlığın ömrü yaklaşık 2330 senedir ve yukarıda 6 evre eşit şekilde (350-400 sene) yaşanmıştır. Döngü, Etkileşim Alanı adı verilen bir coğrafyada gerçekleşmektedir. Ayrıntılı bilgi [http://www.netkitap.com/avs_sepete.aspx?kitap=189015]
Uygarlık Mezopotamya’da başlar. Sümerler burada koloni kurarlar. Keşif ve bilim, bir önceki dönemlere göre had safhadadır. Keşif faaliyetlerinde bir yoğunluk söz konusudur. Ancak Sümer kentlerinde çok ciddi rekabet yaşanır. Rekabeti, Akkad(ö2400) ve sonrasında kurulan Sümer Mezopotamya Devleti globalizm ya da diğer deyişle dünya devleti kurarak ortadan kaldırır. Keşif faaliyetleri bu devirle olgunlaşır. İnanç sistemleri birleştirici ve laiktir. Sonrasında tersine kolonileşme başlar, Mezopotamya ve kuzeyi istila edilir(ö2000). Bu devirde olgunlaşan meyveyi barbarlar koparır. Bilimsel faaliyetler durur, karanlık çağ başlar. Din ise barbarların istilasıyla yozlaşmıştır. İstila hareketleri her yerde görülür, bu istilalara Hitit feodalizmi karşı koyabilmiştir(ö1600). Yeni Hitit devletine kadar büyük zorluklar yaşasa da varlığını hissettirmiştir. Keşif ve bilimsel faaliyet yok denecek kadar azdır.(Hitit uygarlığında bilimin gelişmemesinin sebebi Feodalizm) Ancak yeni bir istila hareketiyle beraber Önasya tamamen parçalanmıştır(ö1200). İstilacıların bir kolu Deniz kavimleri diğer kolu da Aramiler olarak geçer.
Bu defa uygarlık, şansını denizcilerle (Fenikeliler ve Yunanlılarla) dener. Kolonileşme başlar(ö850). Keşif faaliyetleri hızlanır. Din birleştirici ve laiktir. Bununla birlikte rekabet ve köleci anlayış Yunanlıları birbirine düşürür(ö450). Romalılar da fırsatı değerlendirerek Global bir devlet kurarlar(ö50). Keşif faaliyetleri bu devirle olgunlaşır. İnanç sistemleri birleştirici ve laiktir. Sonrasında tersine kolonileşme başlar, Roma toprakları istila edilir(s300). Bu devirde olgunlaşan meyveyi barbarlar koparır. Bilimsel faaliyetler durur, karanlık çağ başlar. Din ise barbarların istilasıyla yozlaşmıştır. (Barbarlar Hristiyanlığı kabul ederek yozlaşmayı sağlar.) İstila hareketleri her yerde görülür, bu istilalara Frank-Germen feodalizmi karşı koyabilmiştir(s700). Kutsal Roma’ya kadar büyük zorluklar yaşasa da varlığını hissettirmiştir. Keşif ve bilimsel faaliyet yok denecek kadar azdır. (Papalık yasaklamıştır) Ancak yeni bir istila hareketiyle beraber Avrupa tamamen parçalanmıştır(s1100). İstilacıların bir kolu Haçlılar diğer kolu da Moğollardır.
Son olarak uygarlık, şansını İspanyollarda dener. Kolonileşme başlar(s1600). Rönesans’la keşif faaliyetleri hızlanır. Reform yaşanmıştır, din birleştirici ve laiktir. Bununla birlikte rekabet ve köleci anlayış Avrupalıları birbirine düşürür(s1900). Bundan sonrası günümüz. Küreselleşmeye geçiş dönemi..
Dikkat edildiyse yukarıda saydığımız uygarlıkların komşularından bahsetmedik. İşte burada işlenmesi gereken bir ilke daha var. Zıtların birliği ilkesi. Bunu şöyle düşünebiliriz; Zıtlık hem aynı zamanda karşıt bölgede, hem de devrin yarısından aynı alanda yaşanmıştır. Biraz karışık oldu. Mevsimlere bakarsak, hem kuzey küre ve güney kürede zıtlık yaşanır, hem de bir küre içinden devrin yarısında yaz-kış, ilkbahar-sonbahar zıtlığı yaşanır.
Doğada işleyen bu kanun elbetteki toplumda da aynen işlemektedir. Kolonist Fenikelilere karşı fetihçi-zıt kolonist Asur dengededir. Yunanlılara karşı Pers dengededir. Romaya karşı barbarlar, Frank ve Cermen Feodalizmine karşı İslam liberalizmi dengededir. Roma bütündür, barbarlar parçalıdır. Franklarda feodalizm, bilimsel faaliyetlerden uzak, skolastik düşünce hakimdir, Araplarda da (o dönem) serbest ticaret, bilim ve keşif konusunda aktif, inançta da reformist(yeni İbrahim dini) bir yapıda olmuştur. Haçlı seferlerinin istila ettiği parçalı dönemde bu sefer barbarlar(Moğollar)  birleşmiştir. İspanyol kolonizmine karşı Osmanlı, İngiltere’ye karşı Rusya dengede olmuştur. İspanyollar ve Avrupalılar reform yaparken, Osmanlılar da, Kavimler göçünde barbarların yaptığı gibi dini, şeklen kabul etmiştir.
Sonuç
İlim, bir noktadır. Nokta ise döngüdür.
Döngüsel modeli görebildiğimizde bir insan için iç ve dış olaylar gizemini kaybedebilir. Bir toplum olarak 50 yıl sonra ne yaşadığımızı bilmekle gizemin içine bürünen fakat önemsiz olan birçok şeyi kafamızdan atabiliriz. Bireysel döngü olarak da Nietzsche haklı olabilir. Yani kaçınılmaz bir şekilde insan ruhu o döngünün içinde hapsolmuştur. Yapılması gereken döngüdeki her acı evreyi kabul etmek, yaşamak ve onaylamaktır. Değiştirilecek bir şey yok gibi, o yüzden seçimlerimizi yaparken onurlu olanı yapmak daha mantıklı. Bu biraz fatalist bir yaklaşım oldu. Bir de döngünün kısır olmadığını varsayalım:
O zaman da sebep-sonuç ilişkisine dayanan bir evren ile karşılaşırız. Sonuçlar belki değiştirilebilir.
ONUR KÖSE